Herkesin çizmesi geren bir yol vardır ,hala çizmek istediğim fakat çizemediğim. Çünkü kimsenin bilmediği(gizlenen) bir yolum olmamalı benim.
Küçücüktüm... Hiçbir kimsenin bilemediği, kimsenin kaldıramayacağı bir yük vardı üzerimde... Kendini bulamamış,mutlu olamamış,sadece kendini çalışmaya adamış ufacık biri işte.Yeni doğan bir bebek gibi herşeyden habersiz, yalnız. Farklı bir çocuktum oysa... Annem derdi ; herkese benimki gibi kibar dürüst bir evlat versin diye. Tek erkek çocuktum oysa. ;
Herşeyi tattım, oynamayı,gülmeyi,çalışmayı,zevk almayı,huzur bulmayı, yardımseverliği... Fakat bir yerlerde bir eksik vardı. Aslında Oynarken mutlu olmadığımı, Gülerken Sevinmediğimi., Çalışırken zevk almadığımı anlamıştım. Sustum, Kendime bile itiraf etmeye korktuğum bir şeyi nasıl olurda bir başkasına anlatabilirdim ki. Liseden yeni mezun olmuş ; Hayata ilk adımı atmaya gidiyordum İstanbula... Ailemin bile arkamda olmadığı , Erkek çocuğunun yapmıcağı bir iştir o baskılarıyla.( Aklına kötü bişe gelmesin kimsenin, genel eve düşmedim yane :D ) Direndim gittim. Bir yük daha binmişti artık üzerine.. Yüzüme vurulmadan bu olay; savaşmalıydım son zerresine kadar. Tek bir inancım vardı bu hususta ; ALLAH.... ;
Onca arkamda olmayışlara rağmen, yalnız, bir başıma başarmıştım o olayı. Konservatuarı 2.cilikle kazanmış herkesin gurur odağı olmuştum ( Diyeceksiniz ki hani arkanda değillerdi ). Bu gururu canlandıran biriydi oysaki. Ben kazandım diye değil, o eve kadar gelip konuştu diyeydi bu gurur. Hocam... Ta İstanbuldan gelip aile-i ziyaret :) İkna edişler,tartışmalar, bıyık altından olur vermeler vs .
Sonuç olarak gittim İstanbul'a...Paşalar gibi okundu o konservatuar.(kıçımdan ter gelsede ) Geri dönüşü yoktu çünki. Neler yaşadım bu hususta bunları anlatırsam 5 sayfa blog yazmam gerekecek susuyorum :D
İstanbul'da alacak nefesim kalmamıştı artık mezun olmuştum . ( Aklınıza başka şeyler gelio dimi :P ) ( Hani la sevgili falan yapmadınmı bu koca istanbulda : P ) Arkadaşlarım bile arzularken beni , neyin doğru neyin yanlış olduğunu karar veremeyen küçücük çocuk birde sevgilimi yapacak. Herşeye rağmen alnım açık başım dik döndüm izmirime.. :))))
Kelebekleri çok severim biliyor musunuz :) 1 günlükte olsa. Onlar gibi ; sabah doğdum,akşam öldüm ben. Birdaha DOğdum birdaha öldüm . İçimdeki fırtınayı paylaşacağım kimse yok etrafımda. Konservatuara göndermeyen bir aileye mi açılacaksın, yoksa seni bilmek zorunda olduklarını hissettiğin arkadaşlarınamı..
Ta Ki o çıkana kadar ( herkes burayı bekliyor dimi :D, Geçmiyorum o halde daha :P )
Allah öyle şeyler verdiki bana , istemediğim bile... Kimseye muhtaç olmadan yaşama hakkı, Herkesin saygı duyup aranılan bir kişi olmak gibi.. Küçük yaşta boyumdan büyük işlere kalkıştım :) ( bu kısımları artıkın qaynaşıncanak bilersiniz )
* * *
Gelelim ona ; küçük msn konuşmaları, küçük web camlar ile başladı herşey. Sonra ufak bir kopukluk. Sonra daha fazla konuşmalar. Sonra bir kopukluk daha Taki yeni yıla girilmiş Ocak ayının 4 ü.. Bu seferde reddetme ; bir çay içelim en azından . Peki...
Gidildi içildi.
* * * (devamını oku :P )
Yaşadığım herşeyin okadar çok kader olduğuna inanıyorumki ; O yuzden kendini keşfetmek değil gerçeği görmekti benimki...
6 yıl ona bağlı kalmak,aynı evi paylaşmak,ailesini yakından tanımak, içlerinde büyümek , Onunla evlisin gibi birşey... Peki ya bunlar kader değil de nedir ?
Tabiki yasak aşkımızı kimse bilmiyor. Peki ya aşk devam eediyor mu ? Nerede şuan ? Ne yapıyor. ? Daha fazla uzatmıcam yazının devamını başka bir blogumda yayınlıcam. Çok soru işareti bıraktım biliyorum ; fekat :D Son söz ile bitiriyorum : Beni bilmeye utanan insanlara;
Sırf kırmamak adına boyun eğdim bazılarına....Ama bilsinler ki bu son saygı duruşu...